Büyümek ve ciroyu artırmak elbette önemlidir ama kâr olmadan (veya düÅŸük kârla) büyümekboÅŸa kürek çekmektir.
Yönetim açısından baktığımızda; cesareti olan, macera arayan her karar verici büyümeyi kolayca hayata geçirebilir. Hele kredi yolları da açıksa…
Ancak kâr odaklı yönetim herkesin harcı olmayıp; pratik zeka, iyi bir eÄŸitim, yetenek, asgari finansal alt yapı ve biraz da tecrübe ister.
‘Önce kâr’ adlı kitabı okuduktan sonra bu inancım daha da arttı. Yazar Mike Michalowicz hem bir giriÅŸimci hem de başından geçen kötü tecrübelere dayanarak fikir üreten ve danışman kimliÄŸiyle hizmet de veren bir kiÅŸi…
Vardığı sonuç bilinmeyen bir ÅŸey deÄŸildir ama yine de dikkat çekicidir. Ancak yazdıklarından anlıyoruz ki; giriÅŸimciliÄŸinin ilk yılları ÅŸaşırtıcı hatalarla doludur.
Bu kitabı okumadan önce “hasılatı kâr zanneden” ve hayatını buna göre tanzim eden giriÅŸimcilerin sadece bizim ülkemizde ve yakın coÄŸrafyada bulunduÄŸunu sanırdım. Kitabı okuyunca batıda da aynı model giriÅŸimcilerin varlığını öÄŸrenmiÅŸ oldum. “Kârlılığın olmamasının, iÅŸletmelerin sona ermesinde temel sebep” olduÄŸunu anlamak için yılların harcanmasına hiç gerek yoktu. Oysa yazar bunu hatırlattıktan sonra önce eski formülü gösteriyor;
‘Satış – Masraflar= Kâr’ ÅŸeklinde…
Sonra da ÅŸikayete baÅŸlıyor; “YapabildiÄŸin kadar satış yap, sonrasında faturaları öde ve kalan senin kârındır. Sorun ÅŸu; geriye bir ÅŸey kalmıyor” diyor.
Sonra da başından geçen ilk hazin olayı anlatmaya baÅŸlıyor:
“388.000 dolarlık bir çek aldığım an ÅŸaÅŸkına döndüm. Çeki aldığım gün üç araba satın aldım. Biri Dodge Viper, biri Land Rover ve modifiyeli bir BMW. Artık zengindim ve buna uygun bir egom vardı. Bir özel kulübe de üye oldum. Karımla ve çocuklarımla birlikte Hawai adası açıklarında bir ev kiraladım, diÄŸer kesimin yaÅŸadığı gibi” diyor.
Bu ÅŸekildeki abartılı yaÅŸam tarzına geçiÅŸ bir yerlerden tanıdık geliyor mu?
Kitabı o sayfada bırakmak istedim ama merakım buna engel oldu.
Yazar devam ediyor; “O gün sonun baÅŸlangıcıydı. Finansal çöküÅŸüme neden olan yalnızca satın aldığım yaÅŸam tarzım deÄŸildi. Bir ÅŸeye daha odaklanmıştım, yalnızca tek bir ÅŸeye; büyümeye…
Oniki ay içerisinde yatırım yaptığım ÅŸirketlerden bir tanesi hariç hepsi iflas etti. Birkaç yıl içerisinde zor kazanılmış servetimin neredeyse her kuruÅŸunu kaybettim. Yarım milyonun üzerindeki birikimim gitti. 2008 yılının 14 Åžubat’ında 10.000 dolarım kalmıştı. Muhasebecimden 28.000 dolar da borcum olduÄŸunu öÄŸrendim. Ailemi nasıl geçindirebileceÄŸime dair fikrim yoktu. Saklamaya çalışsam da ailem bir ÅŸeylerin yolunda olmadığını biliyordu. ‘Her ÅŸeyi kaybettim, her bir kuruÅŸu’ dedim. Kızım Adayla o zamanlar 9 yaşındaydı. Masadan kalktı ve odasına koÅŸtu. Kumbarasını getirerek masanın üzerine koydu ve bana doÄŸru itti. ‘Babacığım üstesinden geleceÄŸiz’ dedi. Günün sonunda dokuz yaşındaki kızım sayesinde özsermayenin ne demek olduÄŸunu öÄŸrendim. O gün ayrıca hiçbir yeteneÄŸin, pratik zekanın, tutkunun ya da marifetin, nakit paranın kral olduÄŸu gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtiremeyeceÄŸini de öÄŸrendim” diyor. Yazar özsermayenin ve nakit akışının ne demek olduÄŸunu kızından öÄŸrendiÄŸini itiraf ediyor ama hâlâ yeteneÄŸi ve pratik zekayı da cebinden hiç düÅŸürmüyor. Ancak yine de yazarın giriÅŸimcilik hikayelerine ara vererek tavsiyelerine ve özeleÅŸtirisine kulak verelim.
Ve neticeye geliyor. İlk formülü çöpe atıyor (Satış – Masraflar = Kâr) ve onun yerine ‘önce kâr’ formülünü ; ‘Satışlar-Kâr = Masraflar’ ÅŸeklinde önümüze koyuyor.
Bu ÅŸekilde;
Sonuç olarak; aÄŸaçtan düÅŸenden tavsiyeler dinlemek isteyenlere bu kitabı önerebilirim. Ancak oturduÄŸu dala dikkat edenler için böyle bir ihtiyaç olacağını sanmam. Üstelik ülkemizde büyüme uÄŸruna 600-700 ÅŸube açan ve 5 sene içinde 500’ünü kapatan perakendeci örneÄŸini (ve diÄŸer daha küçük örnekleri de) izlemek varken ithal örneÄŸin gerekliliÄŸini de takdirlerinize sunuyorum.
Benim formülümde her zaman tedarikçinin önceliÄŸi vardır. Onun parasını ayırmadan kâr ayrılamaz. Masraflar kısılabilir ama mal satıldıkça rafın ve deponun takviyesi de gerekir. Elbette devamında da konuÅŸulan vadeye göre ödemeye sıra gelir. Zararına satmadıktan sonra, tedarikçi de aylar sonraki tahsilata razı olduÄŸuna göre kasada para kalmamasına imkan var mı?
İki sene önceki “Brüt kâr marjı üzerine” baÅŸlıklı yazımda bunun an be an nasıl kontrol altında tutulabileceÄŸini anlatmıştım. Teknoloji bu kadar ilerlemiÅŸken bir simülasyon eÅŸliÄŸinde kârlılığı ve nakit akışını izlemek varken, eldeki parayı harcamadan duramayan giriÅŸimciye danışman desteÄŸi de yetersiz kalır. Bunun için kumbaraya, zarfa, gizli hesaba da ihtiyaç yoktur; iÅŸ disiplinine ve saÄŸlam iradeye ihtiyaç vardır.
Ercüment Tunçalp
Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nde 07 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.