Bütün insanların aynı ÅŸeyi düÅŸünüp konuÅŸması iyi bir ÅŸey deÄŸildir. Farklı görüÅŸler, düÅŸünceler olmazsa tartışma olmaz, tartışma olmazsa ilerleme de olmaz. Farklı sesler, farklı düÅŸünceler, tıpkı doÄŸadaki farklı renkler gibi yaÅŸamı da renkli kılar.
Bilimde içsel tutarlılık önemlidir. EÄŸer bir model kendi içinde tutarlıysa buna içsel tutarlılık diyoruz. ÖrneÄŸin bir tahminler setinde modelimizde gelecek yıl enflasyonun yüzde 12’den 8’e düÅŸeceÄŸini, bütçe açığının yüzde 3’de kalacağını, cari açığın yüzde artı 0,5’den yüzde – 1,2’ye geçeceÄŸini varsayarak büyümenin yüzde 0,5’den yüzde 5’e çıkacağını tahmin etmiÅŸsek burada modelin içsel tutarlılığını bir kez daha gözden geçirmemiz gerekir. 4,5 puanlık büyüme artışı muhtemelen enflasyonda düÅŸüÅŸ deÄŸil artış getirir. Aynı ÅŸekilde büyüme modelimizde esaslı bir deÄŸiÅŸiklik yoksa bu ciddi büyüme artışı ya bütçe açığının daha çok artmasını veya cari açığın varsayılanın ötesinde yükselmesini ya da Merkez Bankası deÄŸerleme hesabı kullanılacaksa enflasyonun düÅŸmek bir yana artmasını gerektirir.
Bilimde genel tutarlılık da oldukça önemlidir. Mesela resmi verileri kullanarak iÅŸlerin kötüye gittiÄŸi yorumunu yapmışsak ve bir süre sonra aynı veriler iÅŸlerin biraz toparlandığını göstermeye baÅŸlamışsa “o veriler yalan yanlış verilerdir” diyerek geçiÅŸtiremeyiz. EÄŸer o verilerin doÄŸru olmadığını iddia ediyorsak o zaman o verileri durum kötüye giderken de kullanmamamız gerekir.
Resmi verileri kullanarak iÅŸlerin iyi gitmediÄŸini, hatta kötü gittiÄŸini yazıyor, yorumluyorsunuz ve sonuçta vatan hainliÄŸine kadar suçlanıyorsunuz. Bu kez aynı veriler gidiÅŸatta bir toparlanma emaresi olduÄŸunu ortaya koyuyor ve siz de yine o verileri kullanarak belirli bir toparlanma baÅŸladığını yazıyorsunuz ve sonuçta bu kez baÅŸkaları tarafından korkaklık ya da yalakalıkla suçlanıyorsunuz.
Bilim insanı kadar, hatta ondan çok daha fazla sayıda sanatçıya, iÅŸ insanına, emekçiye, öÄŸretmene, araÅŸtırmacıya, sporcuya vb ihtiyacı var bir toplumun. Herkes bilim insanı olamaz. Olmamalı da zaten. Ama bilimsel düÅŸünme, insanlara okullarda mutlaka öÄŸretilmeli. Mesela bu tutarlılık düÅŸüncesi anlatılmalı.
En ciddi sorunlarımızdan birisi üniversiteye gelen öÄŸrencilerin büyük çoÄŸunluÄŸunun bilimle, bilim felsefesiyle, mantıkla, analizle yaÅŸamları boyunca hiç karşılaÅŸmamış, sadece önlerine konulan kitapları, denklemleri, formülleri ezberlemiÅŸ olmaları. Bu çocuklardan analiz yapmalarını, içsel ya da genel tutarlılık kavramalarını bilmelerini ve uygulamalarını beklemek ne yazık ki mümkün deÄŸil. Aralarında kendi baÅŸlarına veya ailelerinin yönlendirmesiyle bu konular üzerine eÄŸilmiÅŸ ya da çok kitap okumuÅŸ olanlar hemen farklı bir konuma geçiyorlar.
Bir toplum siyasal görüÅŸleri, ideolojik anlayışları açısından bölünmüÅŸ olabilir. Böyle bir durumda uzlaÅŸma zeminleri yaratarak ortak yollar bulunabilir. Ama bir toplum eÄŸer en basit konularda bile ikiye, üçe, beÅŸe, ona bölünüyorsa orada baÅŸka sıkıntılar var demektir. Dün resmi verileri kullanarak iÅŸler kötüye gidiyor diyen birisi bugün resmi verilerin iyiye gidiÅŸi iÅŸaret ettiÄŸinde resmi verilere inanmıyorum diyor ve destek buluyorsa sıkıntı büyüktür.
Türk toplumu, son yıllarda paramparça oldu. Fanatik futbol takımı taraftarlığı her alana yayıldı. İnandıkları ve peÅŸinden gittikleri kiÅŸi beyaza siyah diyorsa taraftarları da renge bakmadan siyah diyorlar. Bununla kalmıyorlar ve beyaz diyenlere karşı saldırıya geçiyorlar.
Türkiye'nin çözmesi gereken ilk mesele bu fanatikliÄŸi ortadan kaldırabilmektir. Bunun da yolu bilime dayalı eÄŸitimden geçiyor. Bu sorunu çözemezsek geleceÄŸin dünyasında yerimiz olmayacak.
“GeçmiÅŸ ve bugün arasında çekiÅŸmeye girersek geleceÄŸi yitiririz.” Winston Churchill.
http://www.mahfiegilmez.com/2019/12/zenginlesme-ve-fakirlesme-illuzyonu.html