Tahmas Kurumsal Danışmanlık - Babalık

Baba’lık

Anne ve babalarımız hepimiz açısından yaÅŸamlarımız boyunca özel bir yerde duran varlıklardır. Bu durum bazen çok uç noktalarda tepkisellikle bazen de bizi var kılan yanlarımızın en müstesna köÅŸelerinde yer bulur. Ama her ne olursa olsun onlarla kurduÄŸumuz veyahut kuramadığımız iliÅŸkiler bizlerin hayatlarımızın ilerleyen aÅŸamalarına da damgasını vurur. Çünkü geçmiÅŸten getirdiklerimizle bugünü ve yarınlarımızı kurarız. Bu açıdan aile konusunda oldum olası çok fazla sevgi temelli cümleler kurmamıza ve aileyi zaman zaman kutsallaÅŸtırmamıza karşın burada özellikle ‘baba’lara atfettiÄŸimiz rol ‘anne’lerden çok daha farklı bir pozisyona oturmaktadır. Anne ile çocuk arasında dokuz ay süresince kurulan baÄŸ ve ardından gelen emzirme süreci, söz konusu olan iliÅŸkiyi baba ile çocuk arasında kurulandan daha farklı bir yere taşır. Annelik içgüdüseldir buna karşın babalık zaman içerisinde öÄŸrenilen ve deneyimlenen bir süreçtir. Bu yüzden de çocukların anneleriyle kurdukları iliÅŸkilerle babalarıyla kurdukları iliÅŸkiler hep bir tık bazen birden fazla farklılık gösterir. Tabii burada kadın ve erkeÄŸe toplumsal hayat içerisinde atfedilen ve öÄŸretilen rollerin de annelik ve babalık üzerinde yaratmış olduÄŸu etkileri de eklemek durumundayız. Çünkü bu rol modelleri ile birlikte annelik ve babalık figürlerini içselleÅŸtirmeyi de sürdürürüz.

 

DoÄŸu toplumlarının otorite figürü evin direÄŸi olarak görülen baba veyahut ata’dır. Oldum olası otorite ile özdeÅŸleÅŸtirilen ve zor iÅŸlerin üstesinden gelme yeteneÄŸinden tutun da, kahramanlık hikâyelerine kadar hep aynı yerde somutladığımız bir isimdir baba. Bu öylesine ilginç bir durumun da kapısını açmaktadır ki babalarımızı hayatlarımızın vazgeçilmez kahramanları olarak gösteririz ancak onlarla bu yüzden de insani temelde bir iliÅŸki kurma konusunda baÅŸarı da gösteremeyiz. Dikkatlice baktığınızda babalar gününde hazırlanan reklamlarda hep bu kahramanlık kısmına vurgu olduÄŸunu görebilirsiniz. Toplumsal rol kalıpları içerisinde evin geçimi üzerinde kodlanan babalık figürü beraberinde çoÄŸu kez çocukların yetiÅŸtirilmesi konusundaki bütün sorumluluÄŸu anneye bırakıldığı bir duruma dönüÅŸür. Çocukların yanlış yaptığını düÅŸündüÄŸü bütün durumlarda babalar kendilerine dönmek yerine sorumluluk sahibi oldukları eÅŸlerine yani çocuklarının annelerine dönerek ‘senin yüzünden böyle oldular’ ifadesini kullanırlar. Türk sinemasının unutulmaz film repliklerini de bu vesileyle hatırlamaya çalışalım, tam da bu minvalde cümleler ile karşılaşırız. Çok uzun bir süre boyunca babalar ve çocukları arasında hep anneleri dolayımıyla kurulan bir iliÅŸki yaÅŸandı bu topraklarda. Mutlaka arada çok farklı ÅŸekillerde gerçekleÅŸen örneklerde olmuÅŸtur ancak büyük çoÄŸunlukla babaların çocuklarını kendi anne babalarının yanlarında sevemedikleri, öpemedikleri bir ÅŸekilde geçiverdi. Bir otorite figürü olarak kodlanan baba, hep var olan ancak adeta kaf dağının ardındaki gibi hiç ulaşılamayacak ÅŸekilde görülen/gösterilen bir konuma oturtuldu. Bu durumda baba ile çocuk arasında ise kurulan iliÅŸkiler hep yeniden ve yeniden baÅŸlanmak zorunda kalan bir ÅŸekle büründü. ÇoÄŸunlukla da bu coÄŸrafyanın olmazsa olmazı olarak yaÅŸanan küslükler, dargınlıklar, kırgınlıklar sonrasında hep söylenmek istenen ancak söylenemeyen cümleler olarak kalbimize gömdüÄŸümüz olarak içimizde sızı olarak kaldılar.

 

Buraya kadar sıraladığım bütün bu olup bitenler geçmiÅŸte daha sıklıkla karşılaÅŸtığımız baba-çocuk iliÅŸkisinin bir sosyolog gözüyle yansımalarından ibarettir. Ancak toplumsal deÄŸiÅŸim sürecimizde yaÅŸananlar sonrasında baba ile çocukları ve aile içi iliÅŸkilerde yaÅŸanan müthiÅŸ dönüÅŸümlerle birlikte durum çok farklı bir görünüm arz etmeye de baÅŸladı. Öncelikle aile kurumu üzerinde çok daha farklı açılardan ve yarattığı etkilerin boyutları üzerinden durmaya ihtiyacımız bulunuyor. Burada kadınlara ve erkeklere atfedilen cinsiyet rolleri ve toplumsal hayat içerisindeki konumları da müthiÅŸ farklılaÅŸmalara uÄŸradı. Kadının çalışma yaÅŸamı içerisinde daha fazla yer almaya baÅŸlamasının ardından ise çocuÄŸun dünyaya getirilmesinden baÅŸlayarak bütün geliÅŸim aÅŸamalarındaki iÅŸbölümü geçmiÅŸte olduÄŸundan çok daha farklı bir duruma geldi. Evet hala kadının bu alandaki yükü çok ama çok fazla buna karşın daha önce görmediÄŸimiz kadar fazla sayıda erkeÄŸin çocukları ile zaman geçirdiÄŸi, onların bakımını üstlendiÄŸi bir dönemdeyiz. Hatta bu durum tüm dünya üzerinde babalıkla ilgili tartışmalarda da kendisini hissettiriyor. Artık çocuk bakan babaların, olmayan babaların ve tek ebeveynli ailelerin konuÅŸulduÄŸu bir dönemdeyiz. Burada özellikle çocukları ile ilgilenen baba sayısını göz ardı edemeyiz ve burada baba ile çocuklar arasındaki etkileÅŸim geçmiÅŸte bir türlü kurulamayan veyahut sadece anne dolayımıyla kurulan iliÅŸkiler gibi de gerçekleÅŸmiyor.  Otorite üzerinden hala belirli oranlarda bu birlikteliÄŸi sürdüren aileler söz konusu olmakla birlikte daha demokratik bir aile iliÅŸkisini yaÅŸamaya çalışan ve bunu çocuklarını da aşılayan ebeveynlerin varlığını da göz ardı edemeyiz. Özellikle bu aile yapısı içerisinde babalar birer kahraman figürünün ötesinde daha rahat konuÅŸulan, tartışılan ve eleÅŸtirilebilenler olarak görülüyor. Bu ise onların çocukları ile kurdukları iliÅŸkiyi daha somut bir temel üzerinden götürebilmelerine olanak saÄŸlıyor. Kendimizden sonra dünyaya bırakabileceÄŸimiz en iyi varlıklar hiç ÅŸüphesiz çocuklarımızdır ve onların kendi benliklerini oluÅŸturmalarında vereceÄŸimiz en önemli destek ise ‘iyi birer insan’ olmayı onlara öÄŸretmek olmalıdır. Bu ise tavırlarımız, konuÅŸmalarımız, olaylara yaklaşımlarımızdaki sahiciliÄŸimizle velhasıl somut olarak yaÅŸam biçimimizle çocuklarımıza örnek olmamızdan geçecektir.

 

Sonradan öÄŸrenilmekle birlikte baba olmak çok büyük emek isteyen ve hep birden fazla düÅŸünmeyi gerektiren bir durumdur. Burada en çok eÅŸleri ile ayrıldıktan sonra çocuklarını hiç aramayan hatta zaman zaman onlar üzerinden eÅŸlerine tekrar ulaÅŸmaya çalışan baba figürlerinin durumuna ÅŸaşırdığımı söylemek isterim. Biyolojik anlamda yapılan katkının ötesinde baba olmak tüm bir hayat boyunca dünyaya getirdiÄŸiniz çocuÄŸunuzun yapıp ettiklerini takip etmenizi ve onların sorumluluÄŸunu aldığınız andan itibaren de hiç karşılıksız bunu yapmanızı gerektirir. Kendinizi babalığın getirdiÄŸi duygulardan çocuklarınızı da babalığın eksikliÄŸinden uzak tutmanız sizin açınızdan kayıp olmayabilir ancak çocuklarınızın tüm hayatında eksikliÄŸi hissedilecek duyguları olacağı gerçeÄŸini de unutmayın lütfen!
 

Baba ile oÄŸul arasındaki iletiÅŸimin her zaman sıkıntılı olduÄŸunu söylerler. Çünkü her iki erkek de kendi otoritelerini karşılarındakine kabul ettirmek için uÄŸraşırlar. Ä°liÅŸkinin başında egemen olan baba iken bu ilerleyen yıllarda oÄŸlun lehine döner ve onun da bir çocuÄŸu olduÄŸunda özellikle de oÄŸlu olursa bu iliÅŸkinin mantığını daha iyi anlayıp tekrar babası ile kurduÄŸu iliÅŸkiyi gözden geçirir. Ancak çoÄŸu zaman bunun için çok geç kalınır, ben bu açıdan son derece ÅŸanslı bir insanım; aramızdaki yaÅŸ farkı çok fazla olmasına raÄŸmen futbol ve gazete okumak üzerinden babamla ortak bir dili yakaladım. Hayatımda çalışmanın, insanlara deÄŸer vermenin, okumanın ve futbolun neden önemli olduÄŸunu babamdan öÄŸrendim. Sevgili babacığım bütün emeklerin için sana müteÅŸekkirim.

Baba olduktan sonra babanızla kurmuÅŸ olduÄŸunuz iliÅŸkinin ayırdına farklı bir açıdan varmaya baÅŸlıyorsunuz ancak bu kez zaman ve kaçınılmaz son aranıza girmeye baÅŸlıyor. Nurlar içinde yat sevgili babacığım, bugün hayatta olmayan bütün babalarımızı rahmetle yaÅŸayanları da minnetle yad ediyorum.

T24 Bağımsız Ä°nternet Gazetesi [ http://t24.com.tr ] Yazarlarından Ahmet Talimciler [ E-mail: talimciler@hotmail.com ] tarafından 18 Haziran 2017 Tarihinde Kaleme alınmıştır.


PaylaÅŸ

WhatsApp İletişim Hattı