Tahmas Kurumsal Danışmanlık - Perakende Ekonomisi

Perakende Ekonomisi

Ülke ekonomisinin nabzını tutan perakende sektörüdür. Üstelik geniÅŸ bir istihdam yaratmakta, geliÅŸen teknolojiyi yakından takip ederek ülkeye giriÅŸini hızlandırmaktadır.

AlışveriÅŸ tutkunu tüketiciler için ekonomi perakende sektörü ile sınırlıdır. Yani algı böyledir. En azından merkeze bunu oturturlar. Ä°ÅŸsizliÄŸin arttığı dönemlerin kurtarıcısı olarak görülmesi de aynı sebeptendir. Üretimin artması, çeÅŸit sayısının çoÄŸalması, halkın beklentilerinin yükselmesi, perakendeciliÄŸin performansına baÄŸlı olduÄŸu kadar ekonominin saÄŸlığına da baÄŸlıdır.

Dolayısıyla ekonomi ve perakendeyi birbirinden bağımsız ele almak mümkün deÄŸildir. Yıllardır; enflasyonla, faizle, dolarizasyonla, satın alma gücü paritesiyle, verimlilikle ve tüketici güven endeksi ile ilgili yazılar yazıyorum.

Sebebi gayet açıktır. Bu göstergelerdeki iniÅŸ çıkışların takip edilmediÄŸi ve gelecekle ilgili öngörülerin yer almadığı yatırım planlarının ve bütçelerin hatasız gerçekleÅŸeceÄŸine inanmıyorum. Sadece yurt içinde deÄŸil, küresel geniÅŸlikte bir araÅŸtırma alanında, birçok perakende sürecinin kıyaslanmasında büyük faydalar görüyorum. ÖrneÄŸin iki ülkede iki alışveriÅŸ baÅŸlıklı yazımda, Kanada ve Türkiye’de yapılan eÅŸ zamanlı benzer alışveriÅŸin tüketici satın alma gücüne etkilerini yorumlamıştım. Elbette tartışılacak yönleri olabilirdi, zaten benim istediÄŸim de buydu.

Ekonominin barometresi ‘tüketici güven endeksi’dir. Åžirketlerin cirolarına, kârlılıklarına, büyümelerine bundan daha fazla ışık tutan bir gösterge yoktur. “Bu sene iÅŸler nasıl gidecek?” sorusunun cevabı bu endekstedir. En taze bilgi Mayıs 2020’nin 59,5’lik endeks deÄŸeridir. 2019 yılı içinde bu konuyu Tüketici güveni dip seviyede baÅŸlığı ile deÄŸerlendirmiÅŸtim. Nitekim 2019 yıllık ortalaması da 58,2 çıkmıştı. Bunun özelliÄŸi, 2004 yılından beri (ilk yayınlanmaya baÅŸladığı tarih) 60’ın altındaki tek yıllık ortalama olmasıydı.

Åžimdi bir tekrarını daha bu sene yaÅŸamamız güçlü ihtimaldir.

Ne tüketicinin ne de deÄŸiÅŸik perakendecilerin enflasyon oranları TÜÄ°K enflasyonu ile tesadüfler dışında benzeÅŸemez. Zira kiÅŸilerin kullandıkları, ÅŸirketlerin de sattıkları ürünlerin ağırlıkları kendilerine özeldir. Bu konuda da; ÅŸirkete özel enflasyon oranlarına itibar edilmesini sık sık yazıyorum.

Küresel deÄŸerleme aracı olarak kullanılan EBITTA’nın (FAVÖK), ÅŸirket geleceÄŸini tek başına açıklayamadığını, bunun da her ülkenin kendi yasalarına ve ekonomik ÅŸartlarına göre (enflasyon, kur, faiz) oluÅŸan ‘vergi öncesi kâr’ ile ayrı düÅŸmesine sebep olduÄŸunu görüyoruz. Yani EBITTA tatminkar çıkarken, vergi öncesi zarar üzebiliyor. ÖrneÄŸin, ülkemizde gıda perakendecileri olarak dövize endeksli borçlanmak ve yüksek faizli kredi kullanmak en riskli hareketlerdir. Bunları, halka açık perakende ÅŸirketlerimizin yıllık finansal tablolarından aktararak ve yorumlayarak, kıyaslama yapılmasını arzu ediyorum. Sonuncusunu Finansal tabloların dili baÅŸlıklı yazımda aktarmıştım. MaÄŸaza matematiÄŸine alt yapı oluÅŸturan bu tabloları perakende ekonomisi açısından çok önemsiyorum. Zira performans ölçümüne önemli katkısı olduÄŸuna inanıyorum.

‘Perakendenin Küresel Güçleri’ Raporu, Deloitte ÅŸirketinin her yıl açıkladığı çok önemli bir çalışmadır. Top 250 listelerinin ülke ekonomileri ile baÄŸlarını da Dünya perakende ligi baÅŸlıklı yazımda yorumlamıştım. Amacım, iÅŸ geliÅŸtirme planlarına yön vermesine yardımcı olmaktı.

Tüketici gelir düzeyinin ekonomideki fiyat ve kalite düzeyinin belirleyicisi olduÄŸunu; hem piyasadan örneklerle, hem akademik çalışmaların sonuçları ile besleyerek yazı dizisi haline getiriyorum. Çünkü bazı küresel kurumlara göre; kiÅŸinin fiili gelirini dışarda tutarak yapılan sanal SAGP (satın alma gücü paritesi) hesapları gerçek hayatla baÄŸdaÅŸmayan sonuçlar ürettiÄŸi gibi en fazla tartışılan konu olmayı da sürdürüyor. Bu bakımdan üzerinde en fazla yazı kaleme aldığım konu budur.

Her yılın başında o yıla ait ekonomiye dair tahminler yapıyorum. Bu seneye dair 2020 nasıl geçecek? baÅŸlıklı yazıma ilaveten, Retail Türkiye Dergisi’nin Ocak sayısında en fazla sorulan sorulara verdiÄŸim cevapları kapsayan bir de röportaj yayımlandı. Amaç yine aynıydı. Ekonomik durumun perakende sektörüne yansımalarını, getireceÄŸi yük veya katkılarını tahmin edebilmekti.

Nitekim 2020 ilk çeyrek sonucu açıklandı ve GSYH büyümesi yüzde 4,5 çıktı. Åžimdi de bu büyümenin ayrıntılarına bakma zamanıdır.

TÜÄ°K verilerine göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiÅŸ hacim endeksi, bir önceki çeyreÄŸe göre (2019 son çeyrek) yüzde 0,6 arttı.

YetersizliÄŸi yanında, 2020’nin yüzde 4,5’luk ilk çeyrek büyümesi, 2019 ilk çeyrek daralmasının üzerine geldi. Bu baz etkisini de görmezsek yanılırız. 2019 ilk çeyrekte daralma yüzde 2,3 idi. Yani 2 senelik büyümenin karşılığı yüzde 2,2 veya yıllık yüzde 1 civarında olmuÅŸtur. Yeter mi?

Elbette yetmez. Çünkü her sene yüzde 1,5 civarında nüfus artışımız var. Böyle bakınca yetersiz büyüme ile fert başına milli gelirin düÅŸüÅŸünü izliyoruz.

Peki yetersiz de olsa, bir taraftan iÅŸsiz sayısı artarken nasıl büyümüÅŸüz?

Hane halkı tüketimi ve devlet harcamaları ile yani banka kredileri ve parasal geniÅŸleme sonucunda büyüme gelmiÅŸ. Elbette düÅŸük faizli kredilerle kamu bankalarını harekete geçirmek ve artan likidite ile beslemek çözümdür ama sürdürülebilirliÄŸi yoktur. Çünkü negatif reel faizle özel bankaların mevduat toplamaları kolay olmadığı gibi iÅŸini garantili görmeyen çalışanın da borçlanma isteÄŸi sınırlı kalır. Üstelik yatırımlar tam 7 çeyrektir azalıyor. Yatırımsız büyüme yalancı bahar gibidir. Detaylı bakılmazsa baharın geldiÄŸi zannedilir ve plan program ÅŸaÅŸar.

Gelir artışı göstergesi fert başına büyümedir. Perakendeciyi de bu ilgilendirir.

Elbette koronavirüs ÅŸartlarının getirdiÄŸi ilave riskleri de günü gelince ölçmeye çalışırız. Bugüne kadar ki hesaplarımıza henüz o dahil deÄŸildir.

Ä°kinci çeyrekten itibaren bizi bambaÅŸka bir tablo bekliyor. Geçen yıl ikinci çeyrekteki yüzde 1,6’lık daralmanın da baz etkisi yapacağını bilmemize raÄŸmen 2020 ikinci çeyrekte küçülme bekliyoruz. ABD ile Çin arasındaki gerginliÄŸin yansımaları daha olumsuz tabloları da gündeme getirebilir.

Perakende ÅŸirketlerin geleceÄŸi, bütün bunlara bakmadan planlanmamalıdır. Bakmak dediÄŸim de ilk görülenle yetinmek deÄŸil, ayrıntılar ile ilgilenmek olmalıdır.

 

Ercüment Tunçalp

Yazarımızın bu yazısı Retail Türkiye Dergisi’nde 04 Haziran 2020 tarihinde yayınlanmıştır.


PaylaÅŸ

WhatsApp İletişim Hattı