Tahmas Kurumsal Danışmanlık - Değişen Koşullar, Değişen Yaklaşımlar

Değişen Koşullar, Değişen Yaklaşımlar

2018 yılının son çeyreÄŸinde dünyada farklı bir görünüm vardı. ABD neredeyse artık krizden çıkmış, Avrupa benzer aÅŸamaya geçiÅŸte epey bir yol almış, Japonya neredeyse 30 yıl sonra tünelin ucunda ışığı görmüÅŸ gibiydi. GeliÅŸmiÅŸ ülkeler kategorisinde tek sorun Brexit olarak duruyor onun da çözümü yolunda ilerleme saÄŸlanıyor gibi görünüyordu. GeliÅŸme yolundaki ekonomilerde de durum istikrarlı bir görünüm içindeydi. Sadece Çin’de büyüme ivme kaybediyor bir de geliÅŸmiÅŸ ekonomilerin parasal sıkılaÅŸtırmaya baÅŸlaması dış finansmana aşırı baÄŸlı geliÅŸme yolundaki ekonomilerde bazı finansmana eriÅŸim sorunları yaratabilecek gibi duruyordu. Bu durum da büyük endiÅŸe yaratmıyor, yönetilebilir olarak kabul ediliyordu.

 

2019’a girerken görünüm deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. UzakdoÄŸu ve Latin Amerika kökenli bir resesyon dalgasının dünyayı sarabileceÄŸi ve yeniden bir küresel krizin içine çekebileceÄŸi korkusu egemen olmaya baÅŸladı. Bu yeni bakışın en belirgin kanıtı Davos toplantısı öncesinde World Economic Forum grubunun 800 büyük ÅŸirketin CEO’suyla yaptığı anket. Anket sonucuna göre bu en önemli karar alıcıların 2019 için en büyük endiÅŸe kaynağının resesyon olduÄŸu ortaya çıktı. Birkaç ay önce küresel krizin artık sonuna gelindiÄŸi kanısı egemenken bu hızlı deÄŸiÅŸim oldukça ÅŸaşırtıcıydı. Bu kadar üst düzey karar alıcıların beklentisinin resesyon olması kararlarını da buna göre alacakları, örneÄŸin yatırımların kısılması, istihdamda azaltmaya gidilmesi gibi adımlar atabilecekleri endiÅŸesinin doÄŸmasına yol açtı. Böyle kararlar bu adımların dünyanın her yanındaki diÄŸer ÅŸirketlerce de izlenmesine yol açacak bir dalga yaratabilir ve bu geliÅŸme yeni bir resesyonu tetikleyebilir.

 

Beklentilerin böyle yön deÄŸiÅŸtirmesinde birçok geliÅŸme etkili oldu. Bunlar arasında Brexit, Ä°talya’nın giderek bozulan ekonomik durumu, Fransa’daki karışıklıklar, Arjantin ve Venezuela’nın büyük sıkıntıları, Çin ekonomisinin yaÅŸadığı ciddi ivme kaybı, ticaret savaÅŸları, Almanya’da Merkel sonrasında ne olacağının belirsizliÄŸi, Türkiye ekonomisinin slumpflasyona gidiÅŸi ilk akla gelenler.

 

Ekonomi, bütün o matematiksel gösterisine karşın, merkezinde insan ve toplumun olduÄŸu bir bilim ve o nedenle beklentiler ekonomide çok önemli bir yer tutuyor. EÄŸer beklentiler olumlu ise gerçekleÅŸme de büyük ölçüde öyle oluyor. Çünkü karar alıcılar o olumlu beklentilere göre karar alıyor. Tersi geçerliyse yani karar alıcıların gelecekle ilgili beklentileri olumsuzsa kararlarını bu havada alıyorlar ve gerçekleÅŸme de olumsuz oluyor.

 

Bu geliÅŸmeye göre kararlarını ilk gözden geçiren Avrupa Merkez Bankası oldu. Avrupa Merkez Bankası, 2018’in sonlarında parasal geniÅŸlemeyi sadece vadesi gelen tahvillerin yenilenmesine indirgemiÅŸti. Draghi verdiÄŸi mesajlarda 2019 yılının son çeyreÄŸinde faiz artırımı yapabileceklerini ve parasal geniÅŸlemeyi tümüyle durdurabileceklerini ima ediyordu. Sonrasında Avrupa’nın krizden çıkışının daha zaman alabileceÄŸini ve o nedenle faiz artırımı ve parasal sıkılaÅŸtırma bir yana parasal gevÅŸemeye yeniden girebileceklerini söylemeye baÅŸladı. Ardından Fed de yaklaşımını revize etmeye yöneldi. Yeni yıla girilirken piyasalar, Fed’in 2019 yılında 3 kez faiz artıracağı ve 600 milyar Doları piyasadan çekeceÄŸine neredeyse kesinlikle emindiler. Fed, son iki toplantısından sonra yaptığı yeni açıklamalarla bu beklentiyi deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸladı. Bugün gelinen noktada Fed’in 2019 yılında faizi hiç artırmayacağı ve parasal sıkılaÅŸtırmaya da son vereceÄŸi beklentisi yerleÅŸmiÅŸ bulunuyor. Dünyanın en büyük iki merkez bankası parasal sıkılaÅŸtırmadan hızla uzaklaÅŸmaya yönelerek piyasadaki olumsuz beklentileri olumluya çevirmeye çabalıyorlar. Her ikisi de küresel sistemde sadece kendi ülkelerinin veya bölgelerinin saÄŸlam olmasının yetmeyeceÄŸinin bütün dünyanın iyimser bir havaya geçmesinin gerekli olduÄŸunun farkındalar.   

 

Keynes’e sormuÅŸlar “Üstat, koÅŸullar deÄŸiÅŸirse ne yaparsınız?” Keynes yanıtlamış: “KoÅŸullar deÄŸiÅŸirse ben de düÅŸüncemi deÄŸiÅŸtiririm.” Ä°ÅŸte ÅŸimdi tam da oradayız. KoÅŸullar deÄŸiÅŸti, beklentiler olumsuz bu durumda para politikası uygulayıcıların yapması gereken ÅŸey bu olumsuz havayı dağıtacak adımlar atmak. Asıl kritik soru bu adımlar yeterli olacak mı sorusu. Bu kez Fed ve Avrupa Merkez Bankası erken davrandı ve politikalarını hızla revize ettiler. O nedenle resesyon eÄŸilimini önleyebilirler. Ama yine de bu adımlar baÅŸka bazı geliÅŸmelere de baÄŸlı bulunuyor. ÖrneÄŸin Brexit’in nasıl sonuçlanacağı, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının nasıl çözümleneceÄŸi, Çin’in yaÅŸadığı ivme kaybını durgunluÄŸa girmeden tersine çevirip çeviremeyeceÄŸi, IMF’nin Arjantin’in toparlanmasını saÄŸlayıp saÄŸlayamayacağı, Türkiye’nin girdiÄŸi slumpflasyondan ne kadar sürede çıkacağı gibi meseleler Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın para politikası deÄŸiÅŸikliÄŸinden bağımsız yanları olan konular. Bu konularda da olumlu geliÅŸmeler yaÅŸanması gerekiyor. Bütün bunlar da yetmiyor, parasal sıkılaÅŸtırmanın gevÅŸemeye dönmesi halinde bu kez piyasalarda yeni balonlar yaratılmasının da önlenmesi gerekiyor.

 

Özetle söylemek gerekirse 2019 yılı bütün dünya için son derecede dikkatle ele alınması gereken hassas bir yıl. DiÄŸer ülkelerin, küresel sistemin ekonomik yönetimini Fed ve Avrupa Merkez Bankası’na bırakıp arkalarına yaslanarak seyredecekleri bir dönem deÄŸil bu. Herkesin üzerine düÅŸeni yapması yeni bir küresel krizden uzak durmanın ilk koÅŸulu.    

 

 

 


PaylaÅŸ

WhatsApp İletişim Hattı